S
Sosyal Bilimcilerin Yazma Çilesi
Akademik dünya nasıl işler? Yazmak ve yayın yapmak bu dünyada nasıl bir yer kaplar? Siz, bu dünyada ne tür bir rol almak istiyorsunuz? Yazma ve yayın yapma biçiminiz, seçtiğiniz rolü oynayıp oynayamayacağınızı nasıl etkileyecektir? Bu sorular, kesin yanıtları olmayan temel sorulardır. Kesin yanıtları yoktur, çünkü akademisyenler de en az başkaları kadar kendi toplumsal dünyalarını sorgulama hususunda isteksizdirler. Sırlarının ifşa edilmesini, mahremlerine girilmesini ya da kurucu mitlerinin peri masalları olduğunun bilinmesini istemezler. Deneyimlerine ilişkin başarı hikâyeleri anlatmaya ve özellikle de bütün o görünen kargaşaya rağmen üniversitenin ne kadar “rasyonel’’ bir yer olduğuna vurgu yapmaya bayılırlar. Amerikan sosyolojisinin yaşayan devlerinden Becker, işte bu dünyanın büyüsünü kaçırmaya çalışıyor. Üniversitenin mahremine giriyor ve akademik yazımın örtük veya açık kaidelerinin vasata prim veren, yaratıcı düşünceye ise ket vuran etkilerinden bahsediyor. Özellikle lisansüstü öğrencilerin karşılaştıkları yazım sorunlarının kişisel yetersizliklerinden kaynaklanmadığını, akademik hayatın örgütlenme biçimine içkin olduğunu hatırlatıyor. Ve ekliyor:”Bu kitabı okumak, yazmaya dair bütün sorunlarınızı çözmeyecektir. Hatta belki de hiçbirini çözmeyecektir. Sizden başka hiç kimse ya da hiçbir şey -hiçbir kitap, hiçbir yazar ya da hiçbir uzman- sizin sorunlarınızı çözemez. Bunlar, sizin sorunlarınız. Bu sorunlardan siz kurtulmak zorundasınız. Ama söylediğim şeylerden bu sorunlarınızı nasıl çözebileceğinize dair bazı fikirler edinebilir ya da en azından bu sorunlarla uğraşmaya başlayabilirsiniz…”