İ
İletişim Yayınları
İletişim Yayınları
İletişim Yayınları’nın kuruluşu, 12 Eylül 1980 askerî darbesi ile oluşan rejimin son demlerinde gerçekleşti. Seçimler yaklaşıyordu. Yönetim, eskileri kapatılıp yenileri kurulmuş bulunan partilerden icazetli olanları vasıtasıyla, “sivillere” devredilecekti. Yayınevi’ni kurmaya girişenler, bu “sivilleşme” ve “demokratikleşme” şeklinin pek derde deva olmadığını düşünenlerdendi. Askerî yönetimin, siyaseti topluma çok gören, bu ülke halkını reşit saymayan tavrının ve bu tavrın meşruiyet kazanabilmesinin, derin ve ciddi bir sorunu işaret ettiği fikrindeydiler. Kurumlaşmış, zihniyet yapılarına kazınmış bir sorundu bu. Ki zaten İletişim Yayınları projesini başlatanlar, 12 Eylül 1980 öncesinde de “Türkiye’nin düzeni” ile sorunu olmuş, radikal bir toplumsal dönüşüm için, özgürlükçü bir sosyalizm arayışı için bulundukları ortamlarda faaliyet göstermiş, kafa yormuş, yazı yazmış, yayıncılık yapmış insanlardı.
Balkon Sefası
İsmail Saymaz
Sarı telefon bir gün olsun çalmadığı halde sehpadaki varlığını senelerce korudu. Zamanla ahizesi kırıldı, sonra tuşları çıktı, ardından kablosu koptu. Bir sabah annem sarı telefonu kömür sobasına attı. İçimde, sivilceli ve çilli bir çocuğun “Alo!” sesini duydum. Açsaydın, “Seni seviyorum,” diyecektim. İsmail Saymaz, bazen bir Erzurum türküsünün soluğunu ya da Karadeniz’in yerinde duramayan rüzgârını İstanbul’un baş köşesine getiriyor; bazen de …
Tarihi Yargılıyorum
Gündüz Vassaf
Dünyanın neresinde, ne zaman doğmuşsak doğalım, annelerimiz, babalarımız, dinlerimiz, devletlerimiz bize bir geçmiş giydiriyor. Onlar giydirdikçe biz de ha babam giyiniyoruz. Çoğumuz, geçmişin elbiselerini günümüz terzilerinin dikmesini yadırgamadan kabullenmekle kalmayıp, elbiselerimizi bedenimizden ayırt bile edemiyoruz. Tarihimize nasıl baktığımızı gözden geçirdiğim bu kitapta kendimizi yargılamamızı yargılıyorum. Tarihimize bakıp “Biz buyuz,” diye sunulanları sorguluyorum. Asırlardır sürdürdüğümüz alışkanlıklarımızdan kurtulup, tarihten özgürleşip, kendimize farklı …
Cennetin Dibi
Gündüz Vassaf
Son yılların en çarpıcı kitaplarından Cehenneme Övgü’de gündelik yaşantımızda gönüllü tutsaklığımıza dikkatleri çeken Gündüz Vassaf, bu sefer de bizi modern insanın sınır tanımayan eğlencelerinin dipsiz kuyularına indiriyor. Rüyaların satılıp hükümetlerin kiralandığı beldelerde Freud’un kuramlarını Amsterdam’da yaşama geçiren genelevlere uğruyor, Yunan adalarında özgürlüğün yepyeni yaşam biçimlerini hayata geçiren kolonilerle karşılaşıp Çin gizli servisinin iç yüzünü açığa çıkarıyor, renk renk cenaze törenlerinde …
Cehenneme Övgü
Gündüz Vassaf
Bazı eleştirmenlerin “şeytanın avukatı” sıfatını yakıştırdıkları Gündüz Vassaf’ın “gözden geçirilmiş ve genişletilmiş yeni baskısı”yla sunduğumuz Cehenneme Övgü’sü, içimizde büyütüp yaşattığımız küçük ‘totaliter dünyalar’ımızı afişe ediyor, daha doğrusu ’yüzümüze vuruyor’. Totalitarizmin -anne karnındaki bebeğin beslenmesi gibi- bireyle toplumu bağlayan göbek bağıyla semirdiğini, hayata ilişkin algılarımızı ve kimi dayatılan kimisini de gönüllü olarak kabul ettiğimiz kavramları irdeleyerek gösteriyor. Cehenneme Övgü, yazarın kendiyle …
Gizliajans
Alper Canıgüz
Dünyanın, şahsına karşı kurulmuş bir komplo olduğuna inanan, genç ve avare metin yazarı Musa… Onun, hayatın her alanına derin ve samimi bir merakla yaklaşan,temiz kalpli ev arkadaşı Şaban… Diğer tarafta, gaddar bir kedi tarafından yönetilen, birbirinden tuhaf çalışanlarıyla bir reklam ajansı: Menekşe gözlü sanat yönetmeni Sanem, esmer ve seksi sekreterler Mehtap ile Sevilay, durmaksızın ağlayan yaratıcı yönetmen Çeşme, psişik-sismograf çaycı …
Oğullar ve Rencide Ruhlar
Alper Canıgüz
“Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar. Ben Alper Kamu, birkaç ay önce beş yaşına bastım. Doğum günüm yaklaşırken vaktimin büyük kısmını pencerenin önünde, dışardaki insanları izleyerek geçiriyordum. Hızlanarak, yavaşlayarak, türlü sesler çıkararak ve bir yerlere bakarak yaşayıp gidiyorlardı. Bir gün onlardan biri haline geleceğimi düşünmek beni hasta ediyordu. Ne yazık ki bundan kaçış yoktu. Zaman acımasızdı ve …
Tatlı Rüyalar
Alper Canıgüz
Türk bir anne ile Fransız bir babadan olma Hector Berlioz -kendisi Türkiye’de yaşayan bir Fransız Türk’üdür- sıradan bir pazar sabahı kahvaltı ederken bir ilan okur ve “hayatı değişir”… “Hayatımı satıyorum! 25 yaşında, iyi eğitimli, iki yabancı dil bilen sağlıklı genç, geri kalanını temin edebilmek amacıyla hayatının bir bölümünü satıyor. İlgilenenler aşağıdaki telefon numarasına başvurarak randevu alabilirler.” Genç yazar Alper Canıgüz’ün …
İkili İlişkilerde Duygusal Manipülasyon
Pascale Chapaux-Morelli
Basit küçük manipülasyonlar çiftlerin gündelik hayatlarının bir parçası olsa da, “narsistik sapkınlık” biçimini aldığında önemli bir soruna dönüşür. Narsist partner kendi iktidarını yerleştirmek ve eşini kendi istediği kişiliğe büründürmek için baştan çıkartıcı, kurnazca yollara başvurur. Avının kanını sonuna kadar emerek kendisinde eksik olanı çekip alır ve böylece kendisini tamamlar. Günümüzde gitgide daha sık rastlanan bir ilişki modeli haline gelen narsistik …
Tatar Çölü
Dino Buzzati
İç karartıcı Bastiani Kalesi’ne vardığında genç teğmen Giovanni Drogo tarifsiz bir sıkıntıya kapılır. İlk görev yeri olan bu kaleyi bir gece bile kalmadan terk etmeyi ister, ama harekete geçemez. Sonunda en fazla dört ay kalabileceğine karar verir. Alışkanlıkların uyuşturucu etkisi, askerlik gururu, gündelik ritüellerle dolan bir hayat boşluğuna bağlanması ve Tatar Çölü’nün vahşi cazibesi bu dört ayı yıllara çevirir. Giovanni …
Yedi Gece
Jorge Luis Borges
Yedi Gece, düşlerin ve söylencelerin yazarı Borges’in bellek külliyatından eşsiz bir edebiyat armağanı. Borges’in 1977 yılının Haziran ila Ağustos ayları arasında Buenos Aires’te yaptığı yedi konuşmadan oluşan Yedi Gece’nin ilk baskısı, konuşmaların üstünden üç yıl geçtikten sonra 1980’de yayımlandı. Borges külliyatının en önemli eserlerinden olan kitap, İlahi Komedya’dan Binbir Gece Masalları’na, Budizm’den Kabala’ya eski çağların, söylencelerin, hayalî kahramanların atlasında bizleri …
Bu Ülke
Cemil Meriç
Kitap, genel hatlarıyla yazarın kendi hayatının anlatıldığı ve yakın Türkiye tarihi üzerine deneyimlerinin yer aldığı iki ana bölümden oluşuyor. İlk bölümde yer alan Cemil Meriç’in çocukluğunun ve gençlik yıllarının anlatıldığı bölüm, oğlu Mahmut Ali Meriç’in gözünden babasını tasvir eden metinler şeklinde yer alıyor. Bu bölüm ile okuyucunun, yazarın kim olduğu, ideolojisi ve felsefesi açısından fikir sahibi olması da sağlanıyor. Kitabın …
Kayıp Hayaller Kitabı
Hasan Ali Toptaş
Metinlerini varoluş ve yokoluş üzerine kurarak varoluşçuluğu taşraya taşımasıyla özgünlük kazanan, sade dilinden yükselen müzikle giderek hayatı yazıya, yazıyı ise büyülü bir hayata benzeten bir yazar… Yazma serüvenini “hayatı kelime kelime genişletmek” olarak adlandıran Hasan Ali Toptaş, metinlerini birer senfoniye de dönüştürerek, dışarıyla içerinin, görünenle iç dünyanın, gerçeklikle rüyaların, somutla soyutun çarpışmasından doğan tekinsiz bir atmosfere çağırıyor okurunu. Tam bir …
Harfler ve Notalar
Hasan Ali Toptaş
“Sana yazmaktan değil, senin için yazmaktan korkarım. Başka bir ifadeyle, senin için yazmakla sana ve edebiyata en büyük kötülüğü edeceğimden korkarım.” Harfler ve Notalar, hem bir deneme kitabı hem de Hasan Ali Toptaş’ın okuyanlarına mektupları. Yazar, bir yandan okuma evrenine dair küçük sırları açık ederken, bir yandan da kulaklarımızın dibine unutulmaz küpeler bırakıyor. Toptaş’ın okurlarıyla gerçekleştirdiği bu edebiyat sohbetleri, yayımlandığı …
Gölgesizler
Hasan Ali Toptaş
Belki de doğru düşünüyordu; herkesin bir yoku vardı köyde, herkes kadar bir yoklar sürüsü vardı da evlere girip çıkıyorlardı insanlar gibi, kahveye oturup çay içiyor, tarlada çalışıyor, çınarın gölgesinde toplanıyor ve ölümlerde ağlayıp düğünlerde oynuyorlardı. Muhtarın haberi yoktu bunlardan, hiçbiriyle karşılaşmamıştı. Ola ki köylüler büyük bir titizlikle gizliyordu yoklar sürüsünü, herkes kendi yokunu sessizce besliyordu. Bu konuda her insanın kendine …
Bin Hüzünlü Haz
Hasan Ali Toptaş
Metinlerini varoluş ve yokoluş üzerine kurarak varoluşçuluğu taşraya taşımasıyla özgünlük kazanan, sade dilinden yükselen müzikle giderek hayatı yazıya, yazıyı ise büyülü bir hayata benzeten bir yazar… Yazma serüvenini “hayatı kelime kelime genişletmek” olarak adlandıran Hasan Ali Toptaş, metinlerini birer senfoniye de dönüştürerek, dışarıyla içerinin, görünenle iç dünyanın, gerçeklikle rüyaların, somutla soyutun çarpışmasından doğan tekinsiz bir atmosfere çağırıyor okurunu. Tam bir …
Şehvetiye Tarikatı
İsmail Saymaz
Günümüzde Türkiye’de otuz tarikat silsilesinin ve bunlara bağlı dört yüz civarında kolun, sekiz yüz civarında medresenin faaliyette olduğu tahmin ediliyor. Çoğu holdinge dönüşen tarikatlar büyük bir ekonomik sektör oluşturuyor. Hızla gelişen her sektörde olduğu gibi, bu alanda da kayıt dışı ve merdivenaltı ekonomi gelişiyor. Bireyin kurtuluşunun cemaat yoluyla gerçekleşeceğine dair güçlü bir inanç aşılanıyor. Merdivenaltı tarikat ve cemaatler, geleneksel tarikatların …
Yedinci Gün
İhsan Oktay Anar
Çizgilerin kürelere, zamanın sonsuzluğa, sonsuzlukların da hayâllere dönüştüğü bir hikâyedir bu. Sıradan insanların sıra dışılığı, bilinen hikâyelerin düşlere dönüşümü, zaafların asîlleşmesi, erdemlerin ardındaki günâhkârlık tüm içtenliğiyle akacak zihinlere. İnsan olmanın en zayıf ve en yüce yanları, bir hikâyenin dokunuşuyla bir kez daha bilinebilir olacak. İhsan Oktay Anar, bu yeni düşüyle sizleri bir kez daha şaşırtacak. Çizgilerde değil kürelerde gezinecek, bilinen …
Amat
İhsan Oktay Anar
Kıyıda ise üç direkli, iki güverteli ve 58 toplu bir kalyon, o karanlıkta usturmaçalarını puta edip iskeleye palamar vermişti. Yelkenlerin sarılı olduğu serenler hisa edilmiş ve tez zamanda yola çıkacağını ilân için mizana direğine mavi bayrak çekilmişti. Esrarengiz adam, kalabalığı yarıp elinden tuttuğu İsrâfil’le iskeleden gemiye doğru yürümeye başladı. Kalyonun dikmesinin palangalarına asılan ve tıraka tutan gemicilere vardiyan, Yisa, sizi …
Suskunlar
İhsan Oktay Anar
Eflâtun rengi hayaller kuran bir “suskun”un sözleridir, bu roman. İşittiğini gören, gördüğünü dinleyen, dinlediğini sessizliğin büyüsüyle sırlayan ve tüm bunların görkemini hikâye eden bir adamın alçakgönüllü dünyasına misafir olacaksınız, satırlar akıp giderken. O ise, muzip bir tebessümle size eşlik edecek, sessizce… Sayfaları birer birer tüketirken, benzersiz erguvanî düşlerin “gerçekliği”nde semâ edeceksiniz ve bu düşlerden âdeta başınız dönecek. Hayat kadar gerçek, …
Kitab-ül Hiyel
İhsan Oktay Anar
Puslu Kıtalar Atlası’yla birçok okuru şaşırtan ve sevindiren İhsan Oktay Anar’ın ikinci romanı Kitab-ül Hiyel, “eski zaman mucitlerinin inanılmaz hayat öyküleri”ni anlatıyor. Yafes Çelebi, Calud ve Lalezar Necef Bey’den Angilidis Efendi’ye, Samur ve Yağmur Çelebiler’den Uzun İhsan Efendi’ye bir sürü mucit, hiyelkâr, aktarıcı, “rivayet edici”, mağdur, sarhoş, meyhaneci, kahveci… Okuyanın okumayanlara kolay anlatamayacağı ama insanın birileriyle paylaşmak isteyeceği romanlardan, Kitab-ül …
Galîz Kahraman
İhsan Oktay Anar
Bütün zamanların kahramanı olan bir insanın hikâyesidir bu. O hem herkes hem de hiç kimsedir. Dünyadan alacağını tahsil etmeye gelmiştir. Çünkü, Tanrı dahil herkesin ona borcu vardır. Vebâline girilen tüyü bitmedik yetim işte odur. Kadîm zamanlardan beri hakkı yendiğine göre, sonlu ama sınırsız evrenin engin ve derin merkezi olarak insan olmanın, “olmasa da olur” hâlini icrâ etmesinde hiçbir sakınca yoktur. …
Puslu Kıtalar Atlası
İhsan Oktay Anar
Yeniçeriler kapıyı zorlarken Uzun İhsan Efendi hâlâ malûm konuyu düşünüyor, fakat işin içinden bir türlü çıkamıyordu… “Rendekâr doğru mu söylüyor? Düşünüyorum, öyleyse varım. Oldukça makûl. Fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım, bir düş olduğum sonucu da çıkar: Düşünen bir adamı düşünüyorum. Düşündüğümü bildiğim için, ben varım. Düşündüğünü bildiğim için, düşlediğim bu adamın da varolduğunu biliyorum. Böylece o da benim …
Efrasiyab'ın Hikayeleri
İhsan Oktay Anar
Cesaretini topladıktan sonra bu kitabı alıp inceleyen Aptülzeyyat, onun Dünta Tarihi adlı bir eser olduğunu gördü. Bir kitapta sürdürmeyi uygun görmüş olmalıydı. Atlattığı onca vartadan sonra harap ve bitap düşmüş olan Aptülzeyyat, o sıcak odada döşeğine kıvrılarak sızdığı vakit, rüyasında kendisini tıpkı o hayalet gibi Dünya Tarihi içinde, ama aç bir kitap kurdu olarak gördü. Daha ilk sayfanın üzerinde, iri …
Tutunamayanlar
Oğuz Atay
Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan Tutunamayanlar’ı Berna Moran, “hem söyledikleri hem de söyleyiş biçimiyle bir başkaldırı” olarak niteler. Moran’a göre “Oğuz Atay’ın mizah gücü, duyarlılığı ve kullandığı teknik incelikler, Tutunamayanlar’ı büyük bir yeteneğin ürünü yapmış, yapıttaki bu yetkinlik Türk romanını çağdaş roman anlayışıyla aynı hizaya getirmiş ve ona çok şey kazandırmıştır.” Küçük burjuva dünyasını zekice alaya alan Atay …
Kumarbaz
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Dostoyevski’nin ironiyi ve groteski harmanlayarak yarattığı özgün kara mizahın en başarılı örneklerinden olan Kumarbaz, dünyanın her yerinden Roulettenburg adlı kurmaca bir Alman kasabasında bir araya gelen kumar müdavimlerinin hikâyesi. Yazarın kendi kumar borcunu ödemek için bir ay gibi kısa bir sürede tamamladığı bu romanda, kendisinden ilhamla yarattığı başkahramanı Aleksey İvanoviç, karamsarlık ve coşkunun gerilim hattında gidip gelir. Dostoyevski, genç adamın …